Mencilis, bir zamanlar, MAD’ın olmazsa olmaz faaliyet mağarası… O yıllarda, Mencilis doğal yapısında. Henüz mağara ağzından çıkan su kanala alınmamış, kamp alanına ulaşan patikayı bozan toprak yol açılmamış, turizm belası mağarayı kemirmemiş.
Nisan 1987, ilk faaliyetimde Mencilis kamp alanında, gece ceviz ağacının hemen yanında çimlerin üstüne uzanmış, mağara ağzından çıkan derenin gürültüsünü dinliyor, gökyüzüne bakıyorum. İlginç bir gün geçirmiştim. Ankara’dan otobüsle yola çıkmıştık. Yolda, Faysal İLHAN’ın küçük iplerle verdiği ilk düğüm eğitimini almıştık. Patika yoldan kamp alanına ulaşmış, ertesi gün ilk ekiple mağaraya girip çıkmıştım. Mağaranın uzun olması ve sondaki on bir metrelik iniş (ki o zamanlarda uçurum olarak tanımlanırdı) beni oldukça heyecanlandırmıştı.
O günlerde, Mencilis’e ulaşmak, kamp yapmak ve mağaraya girmek tarifsiz bir zevkti. Genellikle cuma günü öğlen Ankara’dan otobüsle yola çıkılırdı. Yolculuğun sonunda, Safranbolu’nun Bağlar Mahallesi’nde inilir, bir süre şehir içinde yürüdükten sonra, bahçelerin ve bağ evlerinin arasından küçük patikadan (birçok yerinde bacaklarınız iki yandan çalılarla kaplanırdı) bir buçuk saat kadar yola devam edilirdi. Yürüyüş sırasında, mağara ağzından çıkan derenin sesi, solda, aşağıdan yürüyenlere eşlik ederdi. Ola ki (ki olmasını sıklıkla sağlardık) 15 Haziran’dan sonra faaliyet varsa, yol boyu kiraz yenilmesi olağan eğlenceye eklenirdi.
Kamp alanına yaklaşınca, alana ulaşmanın iki seçeneği vardı: Bunlarda biri düz devam edip biraz yükselip, mağaranın su çıkan ağzının üstünden dolaşarak kamp alanına ulaşmak; ikincisi, kamp alanının biraz altında, bağ evlerine ulaşmak için yapılmış olan basit ahşap köprüden geçmek ve kamp alanına 400m kadar yürümek…