17.03.2012 BURSA-ORHANELİ-KUSUMLAR KÖYÜ KOĞUKKAYA MAĞARASI ARAŞTIRMA GEZİSİ
Havalar düzelip karlar erimeye başladıkça, mağaralara ulaşabilitemiz arttıkça kim tutar bizi dedik. Meteoroloji de hafta sonunda havanın güzel olacağı bilgisini alınca hiç duraksamadan aylardır gitmeyi planladığımız Koğukkaya mağarasına gitmek için çağrı yaptım. Tamer, aylardır, Kusumlar köyüne gidelim diye söyleyip duruyordu. 16 Mart 2012 gecesi yaptığımız toplantıda kimlerin geleceği kesinleşti.
17 Mart 2012 sabahı saat 8.00de İzmir Orhaneli kavşağında ki (reklam olmasın diye adını belirtmediğim) bir alışveriş merkezinin otoparkında zamanında toplanamadık. Geçen gecenin etkisiyle buluşmamız 8.30 u buldu. Tiyatroya bile yarım saatlik gecikmeyle giden Bursalı hemşerilerimiz gibiyiz bizde.
Samet Erdönmez, Tamer Çekici, Rabia Korçak, Selçuk Toprak, Yenal Yazıcıoğlu, Attila Ülgen ve rehberimiz Yüksel Değirmencioğlu ile Orhaneli de çorbalarımızı ve çaylarımızı içtikten sonra saat 10.30da mağaranın bulunduğu Kusumlar Köyü, Değirmen Çarkı Mevkii denilen mesire alanına geldik. Park ettiğimiz mesire alanı sadağı kanyonunun birkaç kilometre kuzeyinde kalıyor. Değirmen Çarkı Mesire alanının ortasından akan derenin suyu da sadağı kanyonundan geliyor zaten.
Koğukkaya mağarasına ulaşmak için yaklaşık 600 metre kuzey yönünde yürüdük. Yamaçta sık makilik bir alanda biraz zorlanmakla beraber yolumuzu bularak saat 11.00 da mağaranın ağzına ulaştık. Mağaraya girebilmek için 4-5 metrelik bir kaya tırmanışı yapmak zorunda kaldık. Geçen haftaki yağışlar yüzünden bastığımız yerler kaygan olduğundan tırmanırken biraz tırsmadık diyemeyeceğim. Hatta en iyisini Selçuk yaptı emniyet kemerini de kuşanarak Samet in bağladığı ipe jumar kullanarak tırmandı.
Mağaranın ilk 15 metrelik kısmında garipsenecek bir şey yok. Ama biraz daha ilerleyince ilginç bir sürprizle karşılaştık mağaranın zemini Arnavut kaldırımı misali düzgün serilmiş ve yayılmış irili ufaklı taşlarla kaplıydı. Bazı bölümlerde üst üste dizilerek mağaranın yan yüzeyleri de bu taşlarla kaplanmıştı. Toplu halde bulduğumuz çuvallar 5 litrelik boş su pet şişeleri ve taş dolu çuvallar definecilerin çalışmalarını açıkça gösteriyordu. Yaklaşık 50 metre kadar gittikçe daralan mağarada her yer hilti, kesici ve kırıcılarla çalışıldığını gösteren delikli ve düzgün kesilmiş taşlarla dolu. İçeride bulduğumuz Kırık ampul aydınlatma tesisatının da çalışmalarda ne kadar özenli olunduğunu anlatıyor. Sadece bir adet Rhinolophus hipposideros (Küçük nal burunlu yarasa) ya rastladık. Mağaranın sonunda 4 metre yüksekliğindeki özenerek dizilmiş taş yığınından sonra 5-6 metre daha sürünerek ilerleniyor sonunda kırık taşların çokluğu geçişi imkansız hale getirince haritalama çalışmamızı yaptık. Birkaç saatlik bir çalışmayla taşlar temizlenerek ilerlemek mümkün olacaktır. Sanırım önümüzdeki aylarda defineciler bu mağarayı biraz daha ilerletip genişleteceklerdir.
Mağaranın haritalama çalışmasından sonra saat 14.00 da mağaradan çıktık. Fakat girişte tırmanmakta zorlandığımız mağaradan nasıl ineceğimiz konusunda herkes tedirgin olunca, en iyisinin yine desender kullanmak olacağına karar verdik. Biraz zaman aldı ama herkes güvenli bir şekilde indikten sonra, önce Orhaneli ne gidip sıcak tereyağlı köy ekmeğimizi ve Mercimek, Tavuksuyu, İşkembe, Kelle paça, Ezogelin, Düğün çorbası alternatifleri arasından yaptığımız tercihlerimizi yedikten sonra dönüş yoluna koyulduk. Saat 17.00 da Bursa ya vardık. Bize rehberlik eden Yüksel Değirmencioğlu’na tekrar teşekkürler.
Mağara ne kadar kolay görünse de üşenmeyip taşıyabildiğimiz kadar malzeme götürmek gerekiyor.
Attila Ülgen
Fotoğraf Galerisi
« Ekim 2024 » | ||||||
---|---|---|---|---|---|---|
Pt | Sa | Ça | Pr | Cu | Ct | Pz |
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | |
7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 | 13 |
14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 | 20 |
21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 | 27 |
28 | 29 | 30 | 31 |