Aaaa, şehir içinde küçük bir mağara ve içinde yaşayan iki köpek…Şunlarla bir röportaj yapsam, mağaracı bültenine değişik bir yazı olur, Musti’nin dilinden kurtulurum. Tamam da biraz tuhaf olmaz mı? Ya olsa ne olacak zaten camia da adımız çıkmış, “Emrah” der geçerler. Dur bi yanaşayım… Çomar bi bakarmısın, röportaj yapabilir miyiz ? …………………………………………………… Sana diyorum…
Faaliyetten 10 gün önce, Keban ilçe kaymakamlığı ve Jandarması ile yazışma yapıldı. Mağaraya gireceğimiz sabahı erkenden jandarmaya gidilerek bilgi verildi. Mağara çalışmasının ne kadar süreceği ve ne zaman bitebileceği, bittikten sonra durumla ilgili bilgi paylaşılacağı söylendi. 30 Ağustos sabah saat 8 de , aracımızı uygun bir stabilize yol kenarına, dağın eteğine bıraktıktan sonra, 20 dakika…
Her şey 19 Eylül 2009 mad@mad.org.tr adresimize aşağıdaki ihbarın gelmesiyle başladı. “Merhaba bundan birkaç hafta önce bir arkadaşım kimsenin girmediği ve karışık bir mağaraya gireceklerinden bahsetti bende ondan fotoğraf ve su ve taş gibi numuneler istedim istediklerimi fazlasıyla getirmiş. Yerel halkın bir kısmı dışında mağarayı bilen yokmuş. Bilenlerden ise girenler birkaç kişi onlarda kendilerince yaptıkları…
Çetin kayalıklardaki soğuk mağaraların huzurunu, su kenarlarının sirk havasına bürünen canlılığını özlemiş; bir araya gelsek de bir şeyler yapsak diye düşlerken, güzel haberi Bora'dan aldım ve kendimi Emrah Sınmaz' a telefon ederken buldum. Emrah ve Alican ikilisinden almış olduğum gazla da daha yirmi dört saat geçmeden, otobüsümün rahat koltuğuna yayılıverdim, İzmit'e gitmek üzere. Mad Ankara-Bursa-İzmit…

