Yıl, geçen yüzyılın son yılı. Yine günlerden bir gün veya günler, Sivas’ta dolaşıyorum boş boş… Mecbur kalıp, Ankara’ya en yakın yer diye Sivas’a tayin olduğum o günler. Askerden de yeni dönmüşüm... Yaz aylarında ya faaliyet olmuyor ya da faaliyet başladıktan sonra benim haberim oluyor. Tamam, hayat bir şekilde akıyor, ama mağaracılık adına hiçbir şey yapamamaktan…
İlk defa, led ampulü gördüğüm zamanı çok net hatırlıyorum. 2001 de, BÜMAK Peynirlikönü faaliyetine destek için ekibe katılmıştık. -700m kampında, Mehmet Ali (Mali) ile muhabbet çakıyoruz. Cebinden, el yapımı, silikonla birleştirilmiş, kablolar, pil ve bir led ampulden oluşan bir fener çıkardı. Bu mucizevi malzemeyle işte orada tanıştım… Eski dostuma gelince, zamanının en teknolojik mağara bareti……

